30 Aralık 2006

KURBAN, HİNDİ VE TOPLUM

Yeni yılın ve bayramın aynı güne denk gelmesi farklı olacak. Birçok kişinin belki de hayatında sadece bir kez yaşayacağı bu durum alışılmışın dışına çıkılmasını sağladı Türkiye için. Firmalar bu durumdan da çok fazla memnun olmuş değiller. Çünkü büyük alışveriş çılgınlıklarının yaşandığı özel günlerin sayısı bu sene 1 eksik olacak. Tabi ki farklı bir zaman dilimi olunca ister istemez kafalar da karıştı. Kurban bayramında yılbaşını nasıl kutlasak soruları insanların kafalarını kurcaladı. Gözlemlediğim kadarıyla geçen senelere oranla yılbaşı için özel program yapanların sayısında da düşüş var.

Birleşmeden muzdarip olanlar sadece firmalarla kalmadı tabi ki. Hindiler ve kurbanların aynı dönemde kesilecek olmaları belki de onlar için daha bir cesaret kaynağı oldu. :)) Tabi bu 2 türün birleşip "bu gidişe bir son vermeli" şeklinde düşünmemiş olmaları bizim için büyük şans. :)) Şaka bir yana da Türkiye'nin de belli noktalarda çağ atladığına da şahit olduk bu sene. Televizyon programlarında Zekeriya Beyaz'ın konuk edilerek; "Hocam koyun yerine kurban bayramında hindi kessek, sonra da onu akşam bir güzel hindi dolması yapıp mideye indirsek..." gibi sorularla gündemi meşgul etmemeleri beni oldukça şaşırttı. Bu sorulara hindinin 3'e bölünmek zorunda kalınarak kendilerine küçük bir parça düşeceğinden korkanlar yüzünden ses çıkmamış olması da bir ihtimal tabi ki. :)

İşin esprili yönünün dışında Müslüman ve Hristiyan toplumların bayramlarının birleşmesi nedeniyle güzel bir değerlendirmeye imkan bulunmuş oldu. Müslüman toplumlar olarak bayramı aynı günde kutlamıyor olmamız bile toplumlar arasındaki farkın büyüklüğünü anlatmaya yetiyor. Hristiyanların Christmas'ında yüzyıllardır çok büyük değişimler olmadığı halde, bizim ülkemizde çok kısa dönemde bayramlar niteliğinden çok şey kaybetti. Hangi dinin olursa olsun özel günlerin en büyük anlamı insanların bir araya gelip birlikte güzel vakit geçirmeleri ve insanlıklarını hatırlamalarıdır. Güzel bir moladır aslında hayatın tantanası arasında verilen... Hristiyanların birbirlerine hediyeler almaları, evlerini ve çevrelerini süsleyip ışıklandırmaları, Christmas günü birlikte yemekler yiyip akşam kiliselere akın etmeleri ve bunların hazırlık dönemleriyle, bizim bayrama olan hazırlıklarımızı, bayram namazına gidişleri, kurban kesmeleri, bayram yemeğini, bayram ziyaretlerimizi ve kurbanların fakire, fukaraya, komşuya, yakınlara dağıtmaları değerlendirdiğiniz zaman birbirlerine yakın mantıkta olduğunu görürsünüz. Fakat bizdeki bayramların eskiye göre daha sönük geçmesi bence en büyük ayıbımız. Kendi değerlerimizdeki özel günlerden ziyade sevgililer günü, anneler günü vs. gibi günleri bile çok daha iyi kutlar olduk. Türk ve Müslüman olarak yetiştirdiğimiz çocuklarımız Noel Baba'yı Mevlana'dan daha fazla tanıyor. Sadece dikkat çekilmesini istediğim nokta şu; madem ki özel günlerin amacı aynı, o zaman neden biz kendi özel günlerimize de gereken önemi göstermiyoruz toplum olarak?

Bence toplumların, devletlerin gelişmeye giden yolda değerlerini korumaları onları bir arada tutmayı sağlıyor ve başarının gelmesini tetikliyor. Böylece ortaya daha da kenetlenmiş, güçlü toplumlar ve devletler ortaya çıkıyor. Bizde toplum ve devlet olarak gelişmek ve büyümek istiyorsak değerlerimize sahip çıkıp, onları yaşatmaya daha da özen göstermemiz gerekiyor. Sahip olduğumuz değerleri, özel günlerimizi, tanıtımlarımızda bile kullanabiliriz. Yeter ki bakış açımızı değiştirebilelim.

Yeni yılın ve Bayramın tüm dünyaya ve insanlığa barış, huzur, hoşgörü getirmesini diliyorum.

Nice mutlu bayramlara ve yıllara...